30 Aralık 2012 Pazar

Cingıl Bellz Cingıl Bellz: Yılbaşı Gecesi Ne Yemeli Ne İçmeli?


Yılbaşı, adı üstünde asıl eğlence 12'den sonra başlıyor. Yani uyku düzeni, sindirim alt üst oluyor. Şimdi gelelim yılbaşı gecesini en hafifi şekilde nasıl atlatırız'a...



Sabah kalkma zorunluluğu olmayanlara fazla erken kalkmamalarını öneririm. Unutmayın gece genç, uyku size daha çok lazım olacak:) Enerjiinizi depolayabildiğiniz kadar depolayın.

Güne sıkı bir kahvaltıdan önce 1 bardak oda sıcaklığında suya 3-4 damla limon damlatıp içerek başlayın. Bunun sırrını çoğunuz biliyorsunuzdur artık, önceki günden kalanların bağırsaklarınızdan atılmasını kolaylaştıracak. Yani vücudunuzun kontak anahtarını çeviriyorsunuz bir nevi ona su vererek:)

Kahvaltıda hamur işi, krep gibi ağır şeyler tüketmeyin. Nasıl olsa bütün gece bunlar çeşit çeşit olacak masanızda. O nedenle kahvaltıda mutlaka 1 bardak süt tüketin. Yumurta, peynir zeytin ve yeşilliği de ihmal etmeyin. 2 dilim ekmek tüketebilirsiniz, beyaz siyah sizin tercihinize kalmış ama 2'nin üzerine çıkmayın derim.

Kahvaltının üzerine mutlaka 1 bardak yeşil çay ile takviye yapın. Ayrıca gün içinde içeceğiniz 2 litre su, hem sindiriminizi kolaylaştıracak, akşam alkol tüketeceğiniz için çok su kaybedeceksiniz, o nedenle bunu yerine koymaya şimdiden başlamak lazım değil mi? Cildinizi gerginleştirmesi de cabası! Unutmayın dünyanın en usta ellerine bile makyajınızı yaptırsanız, altında güzel bir cilt yatmıyorsa ne fayda! Işıl ışıl parlamak istiyorsanız kendinizi su-yeşil çay ikilisine bırakın derim.

Hazırlanmak için daha çok vaktiniz var, kahvaltıdan 1-2 saat sonra 1 saatlik tempolu bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.     Veyahut yüzme, fitness yine aynı şekilde yardımcı olacaktır. Hem de akşam ayakta uzun saatler geçirebilme ihtimalinizi göz önünde bulundurun, vücudunuzu harekete hazırlayın.

Öğle yemeğinde fazla kaçırmayın ölçüyü. Akşama mideniz dolu olmasın ki özenle yapılmış yemeklerden tadabilin. 1 kase çorba, ki kış aylarında en ideali, yanında 1 tabak salatayı bol limonla/sirkeyle tatlandırarak tüketebilirsiniz. Ekmeksiz yemeye çalışın mümkün olduğunca ki fazla doygunluk hissetmeyin.

Yavaş yavaş hazırlıklar başlıyor! Akşam üzeri saat 16.0-17.00 gibi hazırlanırken bir taraftan bir adet yeşil elma yiyebilirsiniz. Hem midenizi alkole hazır tutar, hem de yemekler nerde kaldıı yahuuu diye gözünüzün dönmesini engeller:)

Eveet! Şimdi geldik yılbaşı yemeğine. Önünüzde birbirinden güzel mezeler, içkiler, en güzeli de birçoğunuzun masasında hindi var. Bu gece yemek yerken aklınızda şu olsun; ''sanki daha önce hiç yemedim''. Evet. Örneğin patates kızartması yiyorsunuz, hayatınızda ilk defa yiyormuş gibi davranıp küpüne girmenize gerek yok. Daha önce kaç türlüsünü yediniz çünkü. Bilmediğiniz şey değil. Sadece ev sahibine fikir beyan etmek adına tadına bakmanız sizin için faydalı olacaktır. 

Gelelim en önemli meseleye, alkole. Yılbaşı gecesi de içmeyeceksek ne zaman içeceğiz? dediğinizi duyar gibiyim. Keyfiniz öyle istiyorsa, elbette alkol tüketeceksiniz. Sonuçta yılbaşı senede 1 gün geliyor. Onda da kendimize katı kurallar koymaya gerek yok. Çünkü büyük bir çoğumuz o geceyi midemize zehir edip ertesi gün hepten beter koyveriyoruz. Yılbaşı gecemiz de elimizden uçup gidiyor.  Öncelikle, eğer seviyorsanız, şarap öneririm.  Faydalı olan tek içki çünkü. İki kadeh keyif yapayım hem de fayda sağlayayım diyorsanız kırmızı şarap ideal! 

Gençler genelde bira/votka/tekila tercih ediyor. Hatta birçoğu eve gidince kokmayayım diye votkadan vazgeçemiyor:) Votka tüketecekseniz eğer, limonla, portakalla, vişneyle yani meyve sularıyla tercih edin mümkünse. Votka-enerjiye hayır! Enerji içecekleri yapay, ne idüğü belirsiz kafein bombaları çünkü. Hiç gerek yok.

Biranın da ne denli kalorili olduğunuz biliyoruz ama bir gecelik bunu düşünmeyin eğer çok seviyorsanız. Ama yine de 4-5 taneden fazla içmeyin derim. Bir de sızma riski var üstelik:)

Sigara tüketimine gelince... Eğer içiyorsanız, üstüste tüketimlerden kaçının. Peşpeşe en fazla 2 adet içmelisiniz. Fazlası, akut nikotin zehirlenmesine kadar gidiyor. 

Uzun lafın kısası, gecenizi berbat etmek istemiyorsanız hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmayın. Unutmayın yılbaşının amacı yemek yemek değil, hep birlikte olmak, dilekler dilemek, yeni yılı ailemizle karşılamak:)



Sağlık Sayfam hepinize şimdiden güzel bir 2013 diler, mutlu kalın, sağlıklı kalın! :)

22 Aralık 2012 Cumartesi

Doğadan Plus Bitki Çayları

Doğadan'ın bitki ve meyve çaylarını içmemiş olanınız yoktur. Senelerdir gözümüz kapalı tükettiğimiz, oldukça güven veren ve bitki-meyve çayları konusunda kendini kanıtlamış bir marka Doğadan. Son zamanlarda sıkça mailler, sorular almaya başladım. Doğadan Plus diye bir şey çıkmış, tıbbi kullanım alanları varmış, nerede satılır, nedir ne değildir diye. Biraz internet araştırması yaparak biraz da eczacılara danışarak bilgi sahibi oldum. Sizi de tıbbi endikasyonları ve içerikleri konusunda aydınlatmak istedim.

Doğadan Plus çaylar, marketlerde satılmıyor. Sadece eczanelerde ve bazı online alışveriş sitelerinden edinebilirsiniz. Aynı zamanda drajeleri de var Doğadan Plus'ın. Çantaya atıp yeri geldiğinde ağza atmalık, oldukça pratik buldum.






6 çeşit çayı, 5 çeşit de drajesi var. Önce, asıl merak konusu olan çaylara bir bakalım: 1 kutunun içinde 20 poşet çay var. Yazdığına göre katkı maddesi içermiyor, tamamen doğal. Direkt tedavi değil, adjuvan, yani destekleyici olarak kullanıldığını da unutmayalım. Yani sorununuz neyse, buna sadece çaylarla deva bulmanız pek olası değil tabii ki.


Lactate: İçinde anason, rezene, frenk kimyonu, melisa, ısırgan ve limon otu var. Rezene ve melisanın sakinleştirici, yatıştırıcı etkisi olduğu zaten su götürmez bir gerçek. Ama asıl etkisi, anne sütünün artmasına yardımcı olmak. Biliyoruz ki bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü içmesi, su bile içmemesi gerekiyor. Sütü az gelen, emziremeyen annelere destekleyici bir çözüm olabilir.





Diabexin: İçinde zeytin yaprağı, krom, tarçın ve dut yaprağı var. Adından da tahmin edebileceğiniz gibi diyabet hastalarının kullanabileceği bir çay. Tarçının kan şekerini dengeleyici etkisini duymayanınız kalmamıştır. İhtiyacınıza göre tüketi miktarını ayarlayabilirsiniz.






Brotect: İçinde sulforafan glukosinolat(SGS), brokoli tohumu ekstresi, yeşil çay ve limon kabuğu var. SGS, vücudun kansere karşı direncini artırırken, brokoli ve yeşil çay da bilinen en iyi antioksidanlardan olduklarından, kanserden korunmak için etkili bir çay Brotect. Farkına varmadan bir sürü kanserojen maddeye maruz kaldığımız için, ben de bu çaydan düzenli olarak tüketiyorum. En sevdiğim yanı, hiç sevmediğim bir sebze olan brokolinin tadının ağzıma gelmemesi. Limonlu yeşil çay tadı alıyorum içerken. Kansere açtığım savaşta en büyük destekçilerimden bir tanesi.





Relaxive: İçinde passiflora, sarı kantaron, valerian, melisa ve papatya var. Bu saydığım maddelerin hepsi sedatif etkili. Yani misler gibi bir uyku uyumanıza yardımcı maddeler. Aynı zamanda özellikle passiflora olmak üzere huzur verici, rahatlatıcı, dikkat toplamaya yardımcı etkileri de mevcut.







Proflu: İçinde vitamin C, mürver meyvesi, zeytin yaprağı, zencefil, ekinezya, adaçayı, karabiber, limonotu, limon kabuğu, melisa ve kır iğdesi var. Bu bitkileri duyduğunuz an ''grip'' lafı zihninizde çoktan beliriyor zaten. Gripten korunmak, gribe yakalanmışsanız semptomları hafifiletmek için tercih edebilirsiniz.






Allergenol: İçinde çörek otu, zencefil, ısırgan, şahtere, limon otu ve melisa var. Adından da anlaşılacağı üzere allerjik bünyelerin kullanabileceği bir çay.







Gelelim drajelere. Öncelikle şunu söylemeliyim ki drajelerin hepsi şekersiz. Bunları da sadece eczanelerden temin edebiliyorsunuz. Drajeler de; nane-karanfil, ekinezya-zencefil, ıhlamur-bal-zencefil, ada çayı-ökaliptus ve passiflora-melisa olmak üzere 5 çeşitten oluşuyor. Passiflora ve melisa içeren drajeleri uykusuzluk, huzursuzluk gibi sorunlarınız için; diğerlerini de gribin öksürük, balgam, boğaz ağrısı gibi semptomlarını azaltmak için kullanabilirsiniz.




Sağlık Sayfam sağlıklı, mutlu bir 2013 diler!

15 Kasım 2012 Perşembe

2012-2013 Sonbahar-Kış Sezonu Makyaj Trendleri

Kasımı yarıladığımız şu günlerde, kış mevsiminin soğuklarını dalga dalga hissetmeye ''amaan bu ne biçim rüzgar'' diye söylenmeye şimdiden başladık bile. Her renk, her makyaj stili, her mevsime ayrı ayrı yakışıyor. Yazın cıvıl cıvıl havalarında kullandığımız tonları kışın karamsar havalarında kullanmak epey garip kaçabiliyor. Bu nedenledir ki; sezonun hit renklerine, birbirinden güzel makyaj stillerine birlikte göz atalım diyorum.


Mükemmel bir makyajın olmazsa olmazı elbette mükemmel bir cilt. Kış mevsimine cildinizi nasıl hazırlamanız gerektiğine de şuradan ulaşabilirsiniz.






-Toz pembe yanaklar: Allık, her makyajın olmazsa olmazı. En renksiz suratı bile canlandıran vazgeçilmez makyaj ögesi. Bu kış, yazın pek sevdiğimiz şeftali, bronz gibi tonlardan vazgeçip, pembelere geri dönüş yapıyoruz. Fazla kaçırmamak şartıyla, spordan yeni çıkmış gibi doğal ve sağlıklı bir görünüm verecek şekilde elmacık kemiklerimizi şenlendiriyoruz:)












-Dumanlı gözler: Hepimizin bildiği, vazgeçemediğimiz ''smokey eyes'' diye adlandırılan dumanlı göz makyajını bu kış mürdüm, bakır, kahverengi tonları ile yapacağız. Gözleri olabildiğince vurgulayıp ön plana çıkararak seksi bakışlara merhaba diyeceğiz.













-Kanlı dudaklar: Bu sezon dudaklarda vişne çürüğü, kiraz, kan kırmızısı gibi koyu renkler moda olacak. Fakat şuna kesinlikle dikkat etmeliyiz; koyu ve dikkat çekici göz makyajı yaptığımızda dudaklar sanki hiçbir şey sürülmemiş gibi sade olmalı. Gözlerle dudaklar öne çıkma yarışına girmemeli. Yani iki trendden birini aynı makyajda tercih etmelisiniz.










-Kedi gözler: ''Kedi göz'' dediğimiz makyaj, eyeliner ile ustaca kıvrımlar yapılarak gözleri çekik ve büyük gösteriyor ve oldukça etkileyici bakışlar kazandırıyor. Son birkaç yıldır severek uyguladığımız bu trendden bu kış da vezgeçemeyeceğiz. Özellikle gece makyajının olmazsa olmazları arasında yerini alacak. Ayrıca renkli eyelinerlara da sıkça rastlayacağız bu kış. Aman dikkat; Amy Winehouse'un bile 1 haftada tüketebileceği miktarda eyeliner'ı yüzümüze boca etmeyelim; çizginin kalınlığını dozunda bırakmaya özen gösterelim.






Toparlarsak; bu sezon ''nude'' yani çıplak, hiç yapılmamış gibi duran bir ten makyajı ile beraber olabildiğince koyu renk gözler göreceğiz. Yani dikkatleri bakışlara çekme kışı olacak bu kış. Dudakları da, eğer koyu renk göz makyajı yapmamışsak, oldukça koyu ve dikkat çekici tonlarla renklendireceğiz. Ayrıca bu sezon kalın kaş revaçta olacak. Kalından kastım, iplik gibi alınmış kuaför kaşından uzak, fazla müdahale yapılmamış, doğal görünümlü kaşlar. (Ece Sükan'ınki kadar uzun boylu da değil, orada bir anlaşalım.)

Sağlık Sayfam hepinize sağlıklı, renkli, mutluluk dolu bir kış diler!

12 Kasım 2012 Pazartesi

Cildinizi Kışa Hazırlayın

Yaz aylarını, elde ettiğimiz hafif bronzluk ile kusurları kısmen kapatarak, koruma faktörlü kremler kullanarak, hafif makyajla atlatıyoruz. Fakat kış aylarında; yazdan kalma güneş lekeleri oluşmuş, güneş görmekten kurumuş ve rüzgarlı sert kış mevsimiyle daha da yıpranacak cildimize daha çok özen göstermek durumundayız.

Cildinizi kışa hazırlamak için neler yapmalısınız?

-Peeling: Gerek mevsim geçişlerinde artış gösteren akneler oluşacak, gerekse soğuk hava şartlarının etkisiyle yıpranacak ve lekelenebilecek cildinize haftada en fazla 2 kere peeling yapıp ölü derilerden arınmalısınız. Dilerseniz bir dermatoloji uzmanına danışarak kimyasal peeling de yaptırabilirsiniz.

-Temizleme ve Tonik: Yüzünüzü iyice temizledikten sonra mutlaka cildinize uygun bir tonikle gözenekleri sıkılaştırmalısınız.
(Kuru ve hassas cilde sahip olanlar, içerisinde alkol ve salisilik asit bulunan ürünlerden kaçınmalılar.)

-Nemlendirme: Mevsimlerden kış diye nemlendiricinin dozunu fazla kaçırmak yağlanmaya ve gözeneklerin tıkanmasına neden olabilir. Cildinize sabahları makyajdan önce, akşamları da makyajı temizledikten sonra olmak üzere her gün 2 kere aksatmadan nemlendirici uygulamalısınız. (Yağlı cilde sahip olanlar su bazlı ürünleri, kuru ve hassas cilde sahip olanlar ise yağlı ürünleri tercih etmeliler.)
Ayrıca, kış aylarında kullandığınız kremler de güneş koruma faktörü içermelidir. Güneşin zararlı ışınlarından sadece yazın korunmak gerektiği hurafeden ibarettir.

Bunlara ek olarak, sürekli açıkta olan ellerinizi ve dudaklarınızı da nemlendirmeyi ihmal etmemelisiniz.

-Vücut Temizliği: Kış aylarında da olsak duşlar aşırı sıcak suyla yapılmamalıdır. Sıcak suyla duş almak, saçların daha çabuk yağlanmasına, cildin yıpranmasına ve göğüslerde sarkmalara neden olur.

Tüm bunların yanında, en önemlisi vücudu içten beslemektir. Günde en az 2 litre su tüketmeli, besinlerden bol vitamin ve omega-3 yağ asitleri almalı, yeteri kadar alamıyorsanız haplar ile vücudunuzu desteklemelisiniz. Gerek bakımlı olmak gerekse bağışıklık sisteminiz, güçlendirmek adına bunlar göz ardı edilemez unsurlar.

Sağlık Sayfam hepinize depresyonsuz, mutlu bir kış mevsimi ve sağlıklı günler diler!








14 Ekim 2012 Pazar

Güzel Bir Görünümün Olmazsa Olmazı: Bembeyaz Dişler

Tonlarca para dökülen kremler, cilt bakımları, rujlar, kalemler... Cildimizde kusurlu olan her yeri makyaj hileleriyle kapatabiliyoruz, dişler hariç! Mükemmel görünmenin, bir gülüşle karşınızdakini etkilemenin yolu ışıl ışıl parlayan, bembeyaz dişlere sahip olmaktan geçiyor. Peki mükemmel dişlere sahip olmak için ne yapmalı, nelerden kaçınmalı, nelere dikkat etmeli?

Öncelikle dişleri sarartan unsurlara değinelim;

-Gün içerisinde çay ve kahvenin aşırı tüketimi dişlere oldukça zarar veriyor.

-Asitli içecekler, özellikle kola, diş minelerini zedeleyebiliyor.

-Bilindiği üzere, sigara kullanımı da dişleri oldukça sarartıyor.


Elbette öncelikle bu 3 maddeden uzak durmak gerekiyor. Peki bembeyaz dişlere sahip olmak için püf noktaları neler?

-Dişlerinizi ve sabah kalktğınıza ve gece yatarken mutlaka fırçalamalısınız. Karbonat içeren, ekstra beyazlatıcı diş macunlarını piyasada kolaylıkla bulabilirsiniz. Ayrıca diş ipi de kullanmanız da fayda var.

-Çoğunlukla atlanır ve dayanması zordur ama; dilinizi de mutlaka fırçalayıp üzerindeki plak tabakasını atmalısınız. Dilinizi fırçalamadan tam anlamıyla ferah bir nefese kavuşamazsınız.

-Yemekten kalktıktan hemen sonra dişlerinizi fırçalamak diş minelerinize zarar verebilir. En az 1 saat geçmesini beklemelisiniz.

-Elma, havuç, çilek, kereviz gibi yerken dişleri temizleyen ve aynı zamanda beyazlatan besinler tüketebilirsiniz.

-Haftada 2 kez olmak üzere diş fırçanıza karbonat döküp dişlerinizi fırçalayabilirsiniz.

-Sabahları elma sirkesi ile gargara yapabilirsiniz. Elma sirkesi beyazlatıcı özelliği yanında, karbonat ile karışırılırsa diş macunu özelliği kazanır.

-Portakal kabuğunun beyaz kısmı ile dişlerinize hafifçe masaj yapıp beyazlamalarını sağlayabilirsiniz.

-Yarım çay bardağı suyun içerisine bir kaç kaşığı karbonat ekleyerek evde kendi ağız gargaranızı yapabilir, plak ve çürük oluşumundan korunabilirsiniz.


Bembeyaz dişlerin yanında, ferah bir nefes de olmazsa olmaz. Nefesimizi verip koklamaya çalışırsak kötü bir koku varsa bile anlayamayız. Çünkü nefes kokumuz hep bizimle olduğu için burnumuza garip gelmez. Nefesinizin gerçek kokusunu öğrenmek için, dilinizle elinizi yalayın ve sonra koklayın.

Eğer kötü bir nefes kokunuz varsa ve diş fırçalayamayacak bir ortamdaysanız, mutlaka yanınızda naneli ağız spreyleri, sakız veya karanfil taşıyın.

Sağlık Sayfam sağlıklı, mutlu günler, güzel gülüşler diler...







20 Eylül 2012 Perşembe

Kusursuz Bir Cildin Düşmanları

1-Makyajı silmeden uyumak: Biliyoruz, özene bezene yaptığınız makyajları çoğu zaman üşengeçlikten, bazen de silmeye kıyamadığınız için silmiyorsunuz. Fakat siz uyurken bu kimyasallar gözeneklerinizi tıkıyor cildinizin hava almasını güçleştiriyor ve bakteri enfeksiyonlarına davetiye oluyor.

2-Sigara içmek: Sigara ciltteki yüzeyel kılcal dmarları daraltır, tıkar. Bu da derinizin beslenmesine engel olur. Yaşlanma belirtileri erken görülür.

3-Fazla alkol alımı: Dozunda alınırsa vücuda faydası bile dokunabilen alkol, aşırıya kaçtığı zaman ciltte sarkmalara ve kırışıklıklara yol açabiliyor.

4-Gereğinden fazla peeling yapmak: Peeling ölü derileri temizleyip cildinizin daha ışıltılı görünmesini sağlar fakat aşırıya kaçarsanız cildinizi kurutur, aşırı yağ salgılanmasına sebep olursunuz. Haftada 1-2 kez yapılmalıdır.

5-Bilinçsiz kozmetik alışverişi yapmak: Herkesin cilt tipi farklıdır. Öneriyle bakım ürünü alınmaz. Önce cildinize neyin uygun olduğuna karar vermelisiniz.

6-Yeterince uyumamak: Uyku, vücudumuzun dinlendiği, kafamızdan fazlalıkların atıldığı belki de hayatın en önemli zaman dilimlerinden biri. Biz hareket etmiyoruz ama vücudumuz uyurken çok iş yapıyor. İyi hissetmek, sağlıklı olmak için günde en az 8 saat uyumalısınız.

7-Güneş korumasını ihmal etmek: Sadece yaz aylarında değil, kış aylarında da koruyucu kremleri sürmelisiniz. Güneşin zararlı ışınları cildin erken yaşlanmasına ve sarkmasına sebep oluyor.

8-Gün içinde makyaj tazelemek: Yaptığınız makyaj gün içinde ter, rüzgar gibi faktörlerden dolayı etkisini kaybeder fakat silmeden üst üste sürülen kimyasallar gözeneklerin tıkanmasına yol açar.

Tüm bu faktörlerin yanında, aslında söylemeye gerek bile yok ama bol bol su içmek en önemlisi. Su demek kan demek, hayat demek.
Ayrıca cildinizin ışıldaması için iyi hissetmeniz şart. Yoksa milyonlarca liralar döktüğünüz kremler hiçbir işe yaramaz. Kendinizi, cildinizi sevmeye bakın. Sağlık sayfam, sağlıklı, mutlu günler diler!

13 Eylül 2012 Perşembe

2012-2013 Sonbahar-Kış Sezonu Oje Trendleri

Yıllar geçtikçe oje tercihleri de cesurlaşmaya başlıyor. Eskiden french-beyaz-kırmızı arasında gidip gelirken özellikle son 2 sezondur yaz aylarında tırnaklar rengarenk! Bu yaz da su yeşiline, cıvıl cıvıl okyanus mavilerine, fuşyalara doyduk, tırnakları yeterince şenlendirdik.

Havaların soğuduğunu yavaştan hissetmeye, hırkaları dolaplardan çıkarmaya başladık. Sonbahar demek biraz hüzün, biraz sadelik mevsimi demek. Bu da tırnaklara yansıyor haliyle. Sezonun oje trendlerine birlikte göz atalım ne dersiniz?

Öncelikle soğuk ve kuru havalar bizi beklediğinden haftada bir peeling yapmayı, yanınızda iyi bir nemlendirici bulundurmayı ihmal etmeyin. Hala manikürünü kuaför ellerine bırakanlar için evde pratik manikür yazısı da şurada.




Bej Rengi: Yanlış okumadınız! Bej rengi, krem gibi nude tonları son yıllarda dudaklarda pek sever olduk. Sadeliği, doğallığı simgelediğini düşündüğüm bej rengini bu kış tırnaklarda çok göreceğiz.




Füme: Ne gri, ne siyah. İkisi arasında kalan asil bir renk füme. Boğazlı simsiyah kazaklarla mükemmel gideceğinden şüphe yok.




Bordo: Klasik nar kırmızısını biraz koyulaştıralım, adeta asalet timsali olan bordoyu yakalayalım. Her kıyafetle de pek güzel gidiyor. Ben kışın depresyona falan girmem her daim renkli dolaşırım diyenlere.




Koyu lacivert: Koyu severim ama siyahlara da bürünmem diyorsanız tam size göre. İçinde hafif ışıltısı da varsa geceler için biçilmiş kaftan.




French ojeye yeni bir yorum: Beyazın tonlarıyla yapılan klasik french ojeyi bu sezon birbiriyle alakası olmayan renklerle uygulamak çok moda. Meraklı bakışlara hazır olun! 




Gümüş: Gümüş, bir diğer adıyla lamenin mat tonları oldukça cool duracak parmaklarınızda. Dikkat: İçinde sim olan tonları gece çıkmayacaksanız tercih etmeyin 
derim.

Ürün Tanıtımı: Cosmed SPF 50 Koruyucu Yüz Kremi

(Öncelikle belirteyim, yazdıklarım uzun bir süre boyunca denenmiş bir ürüne ait, tamamen kişisel ve objektif yorumlardır. Ürün tarafımdan satın alınmıştır ve yazının üretici firma ile hiçbir bağlantısı yoktur.)

Koruyucu kremlerin sadece yaz aylarında değil, gündüz dışarı çıktığımız her an üzerimizde olması gerektiğini defalarca anlattım. Güneş sadece haziranda temmuzda zararlı değil çünkü. Zararlı ışınlar her mevsim mevcut.

Cosmed'in koruyucu yüz kremiyle tatile çıkmadan, yaklaşık 2 ay önce tanıştım. Her gün güneşe çıkmadan önce yüz ve dekolte bölgesine uyguluyorum ve şu an 2. kutuyu kullanmaktayım.
Tatilde yüzüme bu kremi, vücuduma bronzlaştırıcı yağları uygulayınca yüzüm vücudumdan biraz açık renk olarak döndüm ama bu da kremin etkisini kanıtlıyor sanırım.

Aynı zamanda iyi bir nemlendirici olma özelliğini taşıyor. Tatillerden hep yüzüm nemsiz, kupkuru dönerdim ve soyulurdu hep. Bu sefer bunları yaşamadım ve tatil sonrası iyi bir makyaj bazı olarak da iş görüyor kendisi.






Yapısı oldukça yoğun. Bembeyaz ve diş macunu gibi bir kıvamı var. Güzel koksun diye ekstra bir kimyasal koyulduğunu zannetmiyorum. Oldukça doğal, ferah bir kokusu var. Tipik yüz kremi kokusu denebilir.







İçeriğine bakarsak, üzüm çekirdeği ekstresi ve E vitamini barındırıyor. E vitamini cilt güzelliği için olmazsa olmaz vitaminlerden biri. Üzüm çekirdeği ekstresi ise cilt kırışıklıklarına yaşlanma belirtilerine karşı savaşıyor ki zaten kremi sürdüğünüz anda bile yüzünüzde bir gerilme hissediyorsunuz. Yüzünüzü korurken, aynı zamanda diri tutmaya da yardımcı oluyor.

Ayrıca hassas, sık sık kızarmalar, ufak tefek akne problemleri yaşayan,;deniz sonrası hep bozulan, daha çok sebum salgılayan cildim bu sefer pürüzsüz bir şekilde döndü tatilden. Bu krem epey bereketiyle geldi yani. Herkese tavsiye ederim. Sağlık Sayfam sağlıklı, mutlu günler diler!

3 Eylül 2012 Pazartesi

Ağustos Ayı Sağlık Raporu

Yaz aylarının bittiğini havalardan, gardıroplardan çıkardığımız hırkalardan anlamaya başladığımız; güneşle ufak ufak vedalaşmanın, elde ettiğimiz tatlı bronzluğu da koruyarak yaz aylarının etkilerini vücudumuzdan atma zamanının geldiği eylül ayına girdik!




Yeşil çay içelim, içirelim: Yeşil çay mükemmel bir antioksidan olmanın yanında, içerdiği polifenol sayesinde güneşin zararlı ışınlarından vücudumuzu koruyor.








Tatil sonrası soyulmamak için havuç: Elde ettiğiniz bronzluğu korumak istiyorsanız havucu püre haline getirip maska halinde istediğiniz bölgeye uygulayabilirsiniz.






Migren ve diş ağrısı için karanfil: Çoğunlukla ağız kokusu için kullandığımız karanfilin ağrı kesici özelliği de keşfedildi. Ağzınıza 2-3 adet atıp çiğneyerek ağrıyla başa çıkabilirsiniz.










Her derde deve yulaf: Yulaf ezmesi bol lifli, tok tutan ve diyette önerilen bir gıdadır. Sadece yemekle yetinmeyin, bal ile karıştırıp yüzünüze maske yaparak pürüZsüz cilde merhaba deyin!


12 Ağustos 2012 Pazar

Temmuz Ayı Sağlık Raporu

Yaz mevsiminin ikinci ayını da bitirdik. Hem yaz yağmurlarının hem de kavurucu sıcakların bir arada boy gösterdiği şu dönemlerde temmuz ayında tıp dünyasında ne gibi gelişmeler olmuş hep birlikte göz atalım...



Her sebze-meyve buzdolabında saklanmaz: Özellikle yaz aylarında besinleri sıcaklardan korumak için buzdolabının derinliklerine yollarız birçoğumuz. Fakat özellikle patlıcan, kabak, domates, salatalık ve muz, buzdolabında besin değerini ve lezzetini büyük ölçüde kaybediyor. Bu besinlerin karanlık, serin bir yerde evin içinde saklanması öneriliyor.







Her derde deva çay ağacı yağı: Pek çoğumuzun daha önce duymadığı çay ağacı yağı, akne, leke, bit, kepek, yanık gibi birçok soruna iyi geliyor. Antiseptik özelliğiyle bağışıklık sistemini destekliyor. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.




Sürekli aynı sporu yapmaktan kaçının: Özellikle tatilde alınan kilolardan kurtulmak için yoğun bir egzersiz programına hazırlananlar, sürekli yürümek, sürekli yüzmek veya sürekli cardio yapmaktansa; bir haftanın farklı günlerinde birçok sporu yapmaya gayret edin. Sürekli aynı kasları çalıştırıp diğerlerini tembeleştirmekten kaçınmış, daha fit bir vücut şekline kavuşmuş olursunuz.




Yaş maya cilde iyi geliyor: Ev kadınlarının pastalarda böreklerde vazgeçilmezi olan yaş mayanın cildi gençleştirdiği, kırışıklıklara iyi geldiği, cilde besleyip canlandırdığı ortaya çıktı. 1 paket yaş mayayı ılık suyla karıştırın, yüz, boyun ve dekoltenize sürüp 15 dakika bekledikten sonra ılık suyla durulayın. Farkı göreceksiniz!





Sağlık Sayfam sağlıklı, bol güneşli, e biraz da rüzgarlı günler diler:)

5 Ağustos 2012 Pazar

Az Bilinen, Çok Faydalı: Çay Ağacı Yağı

Çay ağacı, bizim bildiğimiz çay bitkisiyle pek ilgisi olmayan, Avusturalya dolaylarında yetişen bir bitki. Ağacın yapraklarının ezilip distilasyonu yapıldıktan sonra tamamen doğal olan çay ağacı yağı elde edilir.

Avusturalyalılar günlük hayatta yanık, akne, enflamasyon gibi birçok sorun için bu yağı kullanmaktadırlar.


Çay ağacı yağının bilmediğimiz, tahmin edemediğimiz pek çok özelliği bulunmaktadır. Fakat sadece haricen kullanılmaktadır.

-Akne, yüz lekeleri, mantar, uçuk için pamukla 1-2 damla sürerek,

-Kepek sorunu olan saça birkaç damla ile masaj yapıp, gece bekletildikten sonra sabah yıkayarak,

-Bit bulaşmış saça 1-2 damla tarağa sürüp tarayarak,

-Böcek ısırıklarında kaşınan yerin üzerine 1-2 damla pamukla sürerek,

-Ayak kokusu için her gün 1 kere ayağa masaj yaparak,

-Grip, soğuk algınlığı gibi durumlarda tıkanan sinüsleri açmak için 1 tencere suya 10 damla döküp 15 dakika inhale ederek,

-Su toplaması, yanık gibi durumlarda yara yeri temizlendikten sonra antiseptik amaçla sürülerek,

-Ateş düşürmek için nemli beze 1-2 damla damlatıp ferahlık verdirmek amacıyla kullanılabilir.


Çay ağacı yağını aktarlardan edinebileceğiniz gibi, pek çok kozmetik mağaza zincirinden de edinebilirsiniz.

24 Temmuz 2012 Salı

5 Adımda Evde Manikür

Bir kadını gösteren en önemli unsurlardan biridir elleri. Asla saklayamaz, sürekli göz önündedir, bakımlı ve güzel olmalıdır. Manikür yaptırmak için kuaföre her ay bir ton para dökmeyin, evde hem daha steril, hem de daha pratik biçimde kendi manikürünüzü yapın!


1-Öncelikle, ellerinizi ve tırnaklarınızı bol su ve sabunla güzelce yıkayın. Ojeleriniz varsa temizleyin. Aseton tırnağa zarar verebilir, fazla ovmadan nazik hareketlerle silmeye çalışın.

İpucu: Eğer koyu renk ojeleri tırnaklarınızdan çıkarmakta güçlük çekiyorsanız, ojeyi sürmeden önce altına 1 kat şeffaf oje sürebilirsiniz. Dayanıklılığını da artırmış olursunuz.

2-Ellerinizi, 1 kap suya limon ve zeytinyağı hazırlayarak içinde bekletin. Zeytinyağı etleri yumuşatacak, limon ise tırnakları beyazlatıp daha sağlıklı bir görünüm verecektir.

3-Ellerinizi tekrar yıkadıktan sonra, tırnaklarınızı çok dipten olmamak üzere kesin. Kütikül dediğimiz, tırnak dibindeki etleri asla kesmeyin! Kütiküller, mantar enfeksiyonlarından ellerinizi korumaktadır. Tahta çubukla nazikçe tırnak dibine iterek görünmelerini engelleyebilirsiniz.

4-İşleminiz bittikten sonra nemlendirici, besleyici bir el kremini tırnaklarınıza ve ellerinize masaj yaparak yedirin.

5-Elleriniz nemlendiriciyi iyice emdikten sonra, ojelerinizi sürmeye başlayın! Daha uzun süre kullanmak istiyorsanız, altına ve üstüne birer kat şeffaf oje sürün.

İpucu: Ojelerinizi sürdükten sonra ellerinizi buzlu suda bekletmek, daha çabuk kurumasına yardımcı olur. Fakat bu işlem, ojenizin ömrünü azaltır!

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Haziran Ayı Sağlık Raporu

Herkese sımsıcak, bol denizli, kumlu yazlar... Kışın mumla aradığımız güneşin bizi fazlasıyla terlettiği şu günlerde haziran ayı sağlık raporu karşınızda!





Moraliniz bozuksa, derdinize deva arıyorsanız muz yiyin: Muz, içerdiği vitaminler ve de özellikle potasyumdan ötürü besin değeri oldukça yüksek bir meyve. İçerisindeki bol miktarda B6 vitamini, ruh halinizi stimule etmeye yardımcı oluyor.









Yaşlanmaya karşı yaban mersini: Bildiğiniz üzere kırmızı meyveler antioksidanlardan oldukça zengin. Yaban mersini de bunlardan bir tanesi. Öğün aralarında tercih etmeniz sizi hem tok tutacak, hem de oksijen radikalleri ile savaşarak cildinizi koruyacak.







Çileğin afrodizyak etkisi ortaya çıktı: Yaz aylarının vazgeçilmez kırmızılarından olan çilek, sperm sayısını artırıcı özelliğiyle de ön plana çıkıyor.






Esmer pirinç beyni çalıştırıyor: Beynimizin birincil enerji kaynağı glikoz. Esmer pirinç de kompleks karbonhidratlar yönünden oldukça zengin bir besin maddesi olduğundan zihin gelişimine katkıda bulunuyor, hazmının da kolaylığıyla ön plana çıkıyor.




Uzuunca bir haziran ayı boyunca tıp dünyasının aydınlattığı birkaç bilgiyi sizlerle paylaştım. İçerisinde bulunduğumuz bu sıcak günlerde 11.00-16.00 arası güneşe çıkmamaya, koruyucu sürmeye gayret edin; bol bol su için. Yaz aylarının vazgeçilmezi olan karpuzu da ölçülü tüketin, çünkü içerdiği yüksek fruktoz miktarı vücudunuzu kapasitesini aşabilir, form tutayım derken kilo alabilirsiniz.

Sağlık Sayfam sağlıklı günler diler...

28 Nisan 2012 Cumartesi

Kanguru Sicrayisi Kangoo Jumps Nedir



Kanguru Sıçrayışı Egzersizi

Basit ve kolay yolla istediginiz vucuda sahip olmak istermisiniz? Hem eglenerek hemde kolaylikla kilo vermek artik Kangoo Jumps ile oldukca kolay olacak. Belkide bu yazin trend egzersiz urunu olan Kanguru Sıçrayışı botu ile 45 dakikada 600-1000 kalori vermeniz mumkun.

Uzay çalışmaları sırasında keşfedilen Kangoo Jumps son yılların en büyük akımı. Form tutmanın en

17 Nisan 2012 Salı

Kimler Pilates Yapabilir?

Son yillarin en populer egzersiz ve spor tekniklerinden biri olan Pilates kimler tarafindan yapilir sorusunun cevabini merak mi ediyorsunuz? Zinde yasam ve zayiflama icin kullanilan pilates teknigi hemen her yas grubuna hitap eden bir yontem.Pilates sadece kilo vermek ya da kas oranınızı çoğaltmak için yapılan bir program değildir. Zihninizi aracı kılarak bedeninizi daha doğru kullanmanızı sağlar