20 Eylül 2012 Perşembe

Kusursuz Bir Cildin Düşmanları

1-Makyajı silmeden uyumak: Biliyoruz, özene bezene yaptığınız makyajları çoğu zaman üşengeçlikten, bazen de silmeye kıyamadığınız için silmiyorsunuz. Fakat siz uyurken bu kimyasallar gözeneklerinizi tıkıyor cildinizin hava almasını güçleştiriyor ve bakteri enfeksiyonlarına davetiye oluyor.

2-Sigara içmek: Sigara ciltteki yüzeyel kılcal dmarları daraltır, tıkar. Bu da derinizin beslenmesine engel olur. Yaşlanma belirtileri erken görülür.

3-Fazla alkol alımı: Dozunda alınırsa vücuda faydası bile dokunabilen alkol, aşırıya kaçtığı zaman ciltte sarkmalara ve kırışıklıklara yol açabiliyor.

4-Gereğinden fazla peeling yapmak: Peeling ölü derileri temizleyip cildinizin daha ışıltılı görünmesini sağlar fakat aşırıya kaçarsanız cildinizi kurutur, aşırı yağ salgılanmasına sebep olursunuz. Haftada 1-2 kez yapılmalıdır.

5-Bilinçsiz kozmetik alışverişi yapmak: Herkesin cilt tipi farklıdır. Öneriyle bakım ürünü alınmaz. Önce cildinize neyin uygun olduğuna karar vermelisiniz.

6-Yeterince uyumamak: Uyku, vücudumuzun dinlendiği, kafamızdan fazlalıkların atıldığı belki de hayatın en önemli zaman dilimlerinden biri. Biz hareket etmiyoruz ama vücudumuz uyurken çok iş yapıyor. İyi hissetmek, sağlıklı olmak için günde en az 8 saat uyumalısınız.

7-Güneş korumasını ihmal etmek: Sadece yaz aylarında değil, kış aylarında da koruyucu kremleri sürmelisiniz. Güneşin zararlı ışınları cildin erken yaşlanmasına ve sarkmasına sebep oluyor.

8-Gün içinde makyaj tazelemek: Yaptığınız makyaj gün içinde ter, rüzgar gibi faktörlerden dolayı etkisini kaybeder fakat silmeden üst üste sürülen kimyasallar gözeneklerin tıkanmasına yol açar.

Tüm bu faktörlerin yanında, aslında söylemeye gerek bile yok ama bol bol su içmek en önemlisi. Su demek kan demek, hayat demek.
Ayrıca cildinizin ışıldaması için iyi hissetmeniz şart. Yoksa milyonlarca liralar döktüğünüz kremler hiçbir işe yaramaz. Kendinizi, cildinizi sevmeye bakın. Sağlık sayfam, sağlıklı, mutlu günler diler!

13 Eylül 2012 Perşembe

2012-2013 Sonbahar-Kış Sezonu Oje Trendleri

Yıllar geçtikçe oje tercihleri de cesurlaşmaya başlıyor. Eskiden french-beyaz-kırmızı arasında gidip gelirken özellikle son 2 sezondur yaz aylarında tırnaklar rengarenk! Bu yaz da su yeşiline, cıvıl cıvıl okyanus mavilerine, fuşyalara doyduk, tırnakları yeterince şenlendirdik.

Havaların soğuduğunu yavaştan hissetmeye, hırkaları dolaplardan çıkarmaya başladık. Sonbahar demek biraz hüzün, biraz sadelik mevsimi demek. Bu da tırnaklara yansıyor haliyle. Sezonun oje trendlerine birlikte göz atalım ne dersiniz?

Öncelikle soğuk ve kuru havalar bizi beklediğinden haftada bir peeling yapmayı, yanınızda iyi bir nemlendirici bulundurmayı ihmal etmeyin. Hala manikürünü kuaför ellerine bırakanlar için evde pratik manikür yazısı da şurada.




Bej Rengi: Yanlış okumadınız! Bej rengi, krem gibi nude tonları son yıllarda dudaklarda pek sever olduk. Sadeliği, doğallığı simgelediğini düşündüğüm bej rengini bu kış tırnaklarda çok göreceğiz.




Füme: Ne gri, ne siyah. İkisi arasında kalan asil bir renk füme. Boğazlı simsiyah kazaklarla mükemmel gideceğinden şüphe yok.




Bordo: Klasik nar kırmızısını biraz koyulaştıralım, adeta asalet timsali olan bordoyu yakalayalım. Her kıyafetle de pek güzel gidiyor. Ben kışın depresyona falan girmem her daim renkli dolaşırım diyenlere.




Koyu lacivert: Koyu severim ama siyahlara da bürünmem diyorsanız tam size göre. İçinde hafif ışıltısı da varsa geceler için biçilmiş kaftan.




French ojeye yeni bir yorum: Beyazın tonlarıyla yapılan klasik french ojeyi bu sezon birbiriyle alakası olmayan renklerle uygulamak çok moda. Meraklı bakışlara hazır olun! 




Gümüş: Gümüş, bir diğer adıyla lamenin mat tonları oldukça cool duracak parmaklarınızda. Dikkat: İçinde sim olan tonları gece çıkmayacaksanız tercih etmeyin 
derim.

Ürün Tanıtımı: Cosmed SPF 50 Koruyucu Yüz Kremi

(Öncelikle belirteyim, yazdıklarım uzun bir süre boyunca denenmiş bir ürüne ait, tamamen kişisel ve objektif yorumlardır. Ürün tarafımdan satın alınmıştır ve yazının üretici firma ile hiçbir bağlantısı yoktur.)

Koruyucu kremlerin sadece yaz aylarında değil, gündüz dışarı çıktığımız her an üzerimizde olması gerektiğini defalarca anlattım. Güneş sadece haziranda temmuzda zararlı değil çünkü. Zararlı ışınlar her mevsim mevcut.

Cosmed'in koruyucu yüz kremiyle tatile çıkmadan, yaklaşık 2 ay önce tanıştım. Her gün güneşe çıkmadan önce yüz ve dekolte bölgesine uyguluyorum ve şu an 2. kutuyu kullanmaktayım.
Tatilde yüzüme bu kremi, vücuduma bronzlaştırıcı yağları uygulayınca yüzüm vücudumdan biraz açık renk olarak döndüm ama bu da kremin etkisini kanıtlıyor sanırım.

Aynı zamanda iyi bir nemlendirici olma özelliğini taşıyor. Tatillerden hep yüzüm nemsiz, kupkuru dönerdim ve soyulurdu hep. Bu sefer bunları yaşamadım ve tatil sonrası iyi bir makyaj bazı olarak da iş görüyor kendisi.






Yapısı oldukça yoğun. Bembeyaz ve diş macunu gibi bir kıvamı var. Güzel koksun diye ekstra bir kimyasal koyulduğunu zannetmiyorum. Oldukça doğal, ferah bir kokusu var. Tipik yüz kremi kokusu denebilir.







İçeriğine bakarsak, üzüm çekirdeği ekstresi ve E vitamini barındırıyor. E vitamini cilt güzelliği için olmazsa olmaz vitaminlerden biri. Üzüm çekirdeği ekstresi ise cilt kırışıklıklarına yaşlanma belirtilerine karşı savaşıyor ki zaten kremi sürdüğünüz anda bile yüzünüzde bir gerilme hissediyorsunuz. Yüzünüzü korurken, aynı zamanda diri tutmaya da yardımcı oluyor.

Ayrıca hassas, sık sık kızarmalar, ufak tefek akne problemleri yaşayan,;deniz sonrası hep bozulan, daha çok sebum salgılayan cildim bu sefer pürüzsüz bir şekilde döndü tatilden. Bu krem epey bereketiyle geldi yani. Herkese tavsiye ederim. Sağlık Sayfam sağlıklı, mutlu günler diler!

3 Eylül 2012 Pazartesi

Ağustos Ayı Sağlık Raporu

Yaz aylarının bittiğini havalardan, gardıroplardan çıkardığımız hırkalardan anlamaya başladığımız; güneşle ufak ufak vedalaşmanın, elde ettiğimiz tatlı bronzluğu da koruyarak yaz aylarının etkilerini vücudumuzdan atma zamanının geldiği eylül ayına girdik!




Yeşil çay içelim, içirelim: Yeşil çay mükemmel bir antioksidan olmanın yanında, içerdiği polifenol sayesinde güneşin zararlı ışınlarından vücudumuzu koruyor.








Tatil sonrası soyulmamak için havuç: Elde ettiğiniz bronzluğu korumak istiyorsanız havucu püre haline getirip maska halinde istediğiniz bölgeye uygulayabilirsiniz.






Migren ve diş ağrısı için karanfil: Çoğunlukla ağız kokusu için kullandığımız karanfilin ağrı kesici özelliği de keşfedildi. Ağzınıza 2-3 adet atıp çiğneyerek ağrıyla başa çıkabilirsiniz.










Her derde deve yulaf: Yulaf ezmesi bol lifli, tok tutan ve diyette önerilen bir gıdadır. Sadece yemekle yetinmeyin, bal ile karıştırıp yüzünüze maske yaparak pürüZsüz cilde merhaba deyin!